Adana’da 650 yıllık ’Tokat tahta baskı’ sanatını icra eden kadınlar, gelecek ve geçmiş arasında köprü niteliği taşıdığını belirttikleri sanatı, eserleriyle yaşatıyor.
Çukurova Belediyesi Tesisler Müdürlüğü’ne bağlı Atatürk Kadın Yaşam Köyü’nde açılan “Tokat tahta baskı” kursu büyük ilgi görüyor. 650 yıllık geleneksel el sanatlarından olan ve unutulmaya yüz tutan ’Tokat tahta baskı’ kursunda, tahta parçalarından model kalıpları oluşturan ve bunlarla renkli baskılar yapmayı öğrenen kadınlar çeşitli eserler ortaya çıkarıyor.
“Geleneği geleceğe aktarma sorumluluğu çok büyük”
Kurslara ilginin büyük olduğunu belirten Kültür Bakanlığı Sanatçısı Meltem Koyunoğlu, “Öğrenciler hem zamanlarını değerlendiriyorlar, hem de kendilerini yeni bilgiler öğrenerek geliştiriyorlar. Tokat tahta baskı kursu unutulmaya yüz tutmuş sanatlardan bir tanesi. Geleneksel kalıplar ile geleneksel desenleri basmayı öğretiyoruz. Bunları isterlerse çanta, peştemal ve tişörtlerinde kullanabiliyorlar. Hem gündelik hayatlarında değerlendirebiliyorlar hem de ürün haline getirerek satış yapabilir, gelir de elde edebilirler” dedi.
Tokat tahta baskı sanatının geçmişi hakkında da bilgi veren Koyunoğlu, “Geçmişteki ustalar kendileri ahşaptan kalıplarını oyarak kendilerine özel desenler oluştururlardı. Bir usta hem oymayı bilirdi, hem de dağlara çıkarak kök boyalarını toplar ve boyalarını yapardı. Dokumalarını bile kendisi yapan ustalar vardı. Yani bir ürünü çıkarırken tek elden çıkıyordu ürünler. Günümüzde teknoloji değişti, gelişti. Şimdi o kadar detaylı çalışmalar çok az. Bizler de halk eğitim aracılığı ile bunları kendi bilgimiz dahilinde gelecek nesillere aktarmak için çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Geleneği geleceğe aktarma sorumluluğu da üstlendiklerine dikkat çeken Koyunoğlu, “Sanatı insanların ruhlarına, zevklerine uygun şekilde dönüştürerek aksettirmeye çalışıyoruz. Bir öğrencinin ’bunu ben yaptım’ dediği nokta hem bizim hem öğrencinin en keyif aldığı nokta” ifadelerini kullandı.
“Bizler gelecek ve geçmiş arasındaki aracılarız”
Kendisini geçmişi geleceğe aktarmaya yönelik ’aracı’ olarak hissettiğini belirten Tokat tahta baskı eğitimi alan kursiyerlerden Maide Özhusun da, “Geçmişten bugünümüze gelen güzel bir sanatsal aktivite olduğunu düşünüyorum. Bir de bunları geleceği yansıttığımızı düşünüyorum. Bizler gelecek ve geçmiş arasındaki aracılar oluyoruz. Bunu geleceğe ne kadar modernize ederek aktarırsak gençlerin ona ilgisi daha farklı olur diye düşünüyorum. O yüzden eski birebir örnekler ile de çalışıyoruz, ayrıca onları modernize edip yeni bir tasarımla geleceğe aktarmak için de çalışmalarımızı Meltem hanımın sayesinde beraberce yapıyoruz. Şu anda ben kendimi geleceğe aktarım olarak aracı görüyorum. O yüzden çok daha iyi hissediyorum. Dünyada her şeyi yok ettiğimiz için bazı şeyleri de yaşatmamız gerekir diye düşünüyorum. Bizim bu işin ’yaşatan’ kısmında olmamız hakikaten gurur verici” diye konuştu.
“8 yılda 6 bin kadına eğitim verdik”
Atatürk Kadın Yaşam Köyü’nde önceliklerinin kadınlara istihdam sağlamak olduğunu belirten Merkez Yöneticisi Ayşe Atay ise “Burada kuruluş amacımız unutulmuş sanatları icra etmekti. 8 yıldır burada bunu yapıyoruz. Günlük 180-200 kadın merkezimizi ziyaret ediyor. Hem eğitim alıyorlar, hem üretim yapıyorlar. 8 yılda yaklaşık 6 bin kadına eğitim verdik. Bunlardan yaklaşık bin küsur kadınımıza istihdam sağladık. Bir kısmı usta öğreticilik yapıyor, bir kısmı ise evden çalışıyor. Şu anda 650 yıllık unutulmaya yüz tutmuş Tokat tahta baskı sanatını icra ediyoruz merkezimizde. Aslında çok eski yıllarda taş baskı olarak geçiyor. Bugünlerde taş ustaları kalmadığından dolayı ahşaptan kalıplar yaparak bunları ürüne çeviriyoruz. Şu anda kursiyerlerimiz bu eğitimi aldıkları için çok mutlular. Biz de çok mutluyuz elbette” diye konuştu.