Eskişehir’de yaklaşık 15 yıl önce bağlama çalmaya başlayan merakı ile enstrüman yapmayı öğrenerek kullandığı çalgıları da kendisi imal eden 65 yaşındaki emekli fen öğretmeni Sedat Sümbül, soyadından yola çıkarak adını koyduğu ’Sümbülin’ adındaki yeni çalışmasıyla özgün bir ses tonu yakalamaya çalıştı.
Uzun yıllar boyunca eğitim sektöründe çalışan Sedat Sümbül, 2015 yılında bağlama ile birlikte enstrümanlara karşı merak beslemeye başladı. İlk olarak notaları öğrenerek saz çalmak konusunda kendisini geliştiren Sümbül, emeklilik hayatını boş geçirmemek istemesi nedeniyle bir süre sonra çaldığı enstrümanları da kendisi yapmak istedi. Her yaşta üretilebileceğini ve insanların öğrenebileceği düşünerek enstrüman yapımıyla ilgili kurslara da giden emekli eğitimci bir süre sonra çaldığı tüm çalgıları kendi emekleriyle yapar hale gelirken, bu süreç içerisinde 3 adet de özgün fikir tasarlayarak farklı çalışmalar ortaya çıkarttı. İlk çalışmasını bir su kabağını saza dönüştürerek yapan Sedat Sümbül, Ali Rıza Kalaycı’dan esinlenerek oluşturduğu baston sazın ardından kendi soyadından ilham alarak ’Sümbülin’ adını verdiği yeni bir enstrüman da imal etti. Gelecek dönemlerde bağlama ailesinden cura üzerinde çalışmayı düşünen emekli öğretmen, farklı çalışmalar yapmayı planladığı ’Sümbülin’ adındaki enstrümanını geliştirmeyi hedefliyor.
“Her yaşta üretilebilir ve insanlar öğrenebilir düşüncesiyle hareket ettim”
Öğretmenlik mesleğine 2013 yılında son verdikten 2 sene sonra enstrümanlar ile içli dışlı hale gelen Sedat Sümbül, “Daha önce 26 yıl devlette, 8 yıl da özel de çalıştım. Mesleği bıraktıktan sonra emekli hayatına geçtim. 2015 yılından sonra da bağlamaya merak saldım. Önce nota öğrendim. Sonra bağlama çalmayı kısmen öğrenmeye çalıştım. 2016 yılında da enstrüman yapmaya ilgi duydum. Eskişehir Odunpazarı Belediyesi’nin açtığı enstrüman yapım kursuna devam ettim. Sonra Sinan Aygün ve İlker Negiş ustaların yanında enstrüman yapımıyla ilgili çalışmalar yürüttüm. Şuan da yürüttüğün çalışmalar hobi amaçlı. İstiyorum ki, belli bir yaş ve emeklilikten sonra hayat bitmiş olmasın. Her yaşta üretilebilir ve insanlar öğrenebilir düşüncesiyle hareket ettim. Doğrusu, kendi yaşantımdan da böyle olduğunu gördüm. Öncelikle bağlama yapımıyla ilgili çalışmalar yürüttüm. Daha sonra da kendimce bazı özgün enstrümanlar yapmaya çalıştım” dedi.
“Son yaptığım enstrümana kendi soyadımdan esinlenerek ’Sümbülin’ adını verdim”
En son yaptığı ’Sümbülin’ adındaki yaylı çalgıyı kabaktan ve bağlama klavyesinden esinlenerek oluşturduğunu ifade eden Sümbül, “Sümbülin’in yapımı uzun sürdü çünkü farklı aşamalarda denemeler yapmak zorundaydım. Ama fiilen yaklaşık 15 günlük bir süreye ihtiyaç var. Zor olan hiçbir şey yok. Bir eğitimci olarak şunu düşünüyorum, dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir insan bir şey yapabiliyorsa herkes yapabilir. Yeterli zaman ve emek harcamak şartıyla. Emek harcamadan iyi bir ürün elde etmek mümkün değil. Sümbülin deneme amaçlı başlayan ve hoş ses tutturduğumuz bir enstrüman oldu. Onu biraz daha geliştirmemiz gerekiyor. Çünkü ’ben bir tane yaptım, oldu’ demek doğru değil. Hatta başkalarına sormak lazım. Şu anda planladığım şey fırsat buldukça bağlama ailesinden özellikle cura ve sümbülin üzerinde çalışmaktır” şeklinde konuştu.