İzmir Ekonomi Üniversitesinin (İEÜ) düzenlediği 2024-2025 Akademik Yılı Açılış Töreni’ne katılarak ‘İklim, Tarım, Afetler ve Teknoloji’ başlıklı ilk ders konuşmasını gerçekleştiren Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, ülkemizi etkisi altına alan sıcak hava dalgası ve İzmir’de alınması gereken önlemlerle ilgili önemli mesajlar verdi. Prof. Dr. Kadıoğlu, “Sıcak hava dalgası, sessiz bir afettir. Dünyanın birçok yerinde serin asfalt ve yeşil çatı uygulamasına geçildi. Los Angeles ve Kaliforniya’da yollar beyaza boyanıyor. Biz de tedbir almalıyız. İzmir’de binalar beyaza boyanmalı, rüzgar geçişlerinin olması amacıyla kentteki cadde ve sokaklar denize dik olarak dizayn edilmeli” diye konuştu.
Ege Bölgesi’nin ilk vakıf üniversitesi olarak eğitimdeki başarı dolu yolculuğunu 24 yıldır sürdüren İzmir Ekonomi Üniversitesi, yaklaşık 12 bin öğrencisiyle 2024-2025 Akademik Yılı’na ‘merhaba’ dedi. İEÜ Konferans Salonu’nda yapılan açılış törenine; İEÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Hakan Abacıoğlu, İEÜ Önceki Dönem Rektörü Prof. Dr. Murat Aşkar, İzmir Planlama Ajansı Başkanı Prof. Dr. Koray Velibeyoğlu, Herkes İçin Acil Sağlık Derneği Başkanı Dr. Ülkümen Rodoplu, akademisyenler, öğrenciler ve davetliler katıldı. İstanbul Teknik Üniversitesi Afet Yönetimi Enstitüsü Müdürü ve Meteoroloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, törene onur konuğu olarak katılarak ilk ders konuşmasında bilgi ve tecrübelerini paylaştı. Rektör Abacıoğlu, tören sonunda Prof. Dr. Kadıoğlu’na teşekkür ederek plaket takdim etti.
Sıcaklık 4-7 derece arasında artabilir
Sıcak hava dalgası ve kuraklığın gelecek yıllarda da etkisini sürdüreceğine dikkat çeken Prof. Dr. Kadıoğlu, tedbir alınması noktasında uyarılarda ve önerilerde bulundu. Kadıoğlu, “Küresel ısınma, sadece bizi değil tüm dünyayı etkiliyor. Ülkemizde, kıyıdan iç kesimlere doğru gittiğimizde, sıcaklığın 2100 yılına doğru 4-7 derece arasında artabileceğini öngörüyoruz. Bu, çok ciddi bir rakam. Isınmanın getireceği avantaj ve dezavantajlara uyum sağlamamız, bu noktada aksiyon almamız gerekiyor. Örnek vermek gerekirse, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Los Angeles ve Kaliforniya’da yollar beyaza boyanıyor. İzmir de bunu yapmalı. Binalar beyaza boyanmalı, meltem rüzgarlarının rahat geçmesi için kentteki cadde ve sokaklar denize dik olarak dizayn edilmeli. Şehirlerimizi, sıcak hava dalgasını düşünerek planlamalıyız. Dünyanın birçok yerinde serin asfalt ve yeşil çatı uygulamasına geçildi. Kuraklığı önemsemeliyiz” dedi.
Su stresi yaşıyoruz
Prof. Dr. Kadıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sıcak hava dalgası ve kuraklık, ciddi bir afettir. Günümüzde meydana gelen birçok ölümün kök nedeni de sıcak hava dalgası. Tedbir almalıyız, bu problem gittikçe artacak. Denize karşı Çin Seddi gibi binalar yapıyoruz. Bu yanlış. Rüzgar geçişi olmuyor. Bunun yanı sıra su ısınarak genleşiyor ve bunun sonucunda da deniz su seviyesi yükseliyor. Türkiye’de de dünyada da durum aynı. Deniz su seviyesindeki yükselmenin dünya ortalaması 60 santimetre. Bu da ‘Denizden 60 metre uzak durmalıyız’ demek. Biz, tam tersini yapıyor, kıyılara hücum ediyoruz. Yağış konusu da problem. Ege ve Akdeniz’de yağışlar, yüzde 50’ye yakın azalabilir. Birçok bölgede ve İzmir’de kar yağmaması da bizim için çok büyük sıkıntı. Kar ve kış kuraklığı en büyük kuraklıktır. Ülke olarak su stresi yaşıyoruz. Devlet Su İşleri’ne (DSİ) göre 112 milyar metreküp suyumuz var. Kişi başına yaklaşık bin 300 metreküp su düşüyor. Bin metreküpün altı, zaten su fakirliği demek. Rakamlar ortada, şu anda su stresinde bir ülkeyiz.”
‘Sürdürülebilir yaşam’ vurgusu
İEÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Hakan Abacıoğlu ise, ‘sürdürülebilir bir yaşam için yaratıcı ve dönüştürücü çözümler oluşturmak’ misyonuyla hareket ettiklerini belirterek, “Sürdürülebilirliğin farklı boyutları var ama bunlar arasında belki de en önemlisi afetlere karşı dirençli ekosistemler, kentler, ekonomiler ve toplumlar oluşturabilmek. Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, iklim değişikliği ve afetlere yönelik yaptığı çalışmalar ile bilim dünyasına çok değerli katkılar sunan ve toplumu bilgilendirmek, farkındalık oluşturmak için emeğini esirgemeyen özel bir bilim insanı. Davetimizi kırmayıp törenimize katıldığı için kendisine çok teşekkür ediyorum. Dünya da üniversiteler de değişiyor. Bu değişimin yönü, bizlerin tercihlerine ve kararlarına bağlı olacak. Doğru tercihleri yapmak sadece bir görev değil aynı zamanda yaşanabilir bir dünya oluşturmak için de ahlaki bir sorumluluk. Üniversitemizin bu sorumluluğa sahip olduğunu biliyorum ve bu bana umut veriyor” diye konuştu.